Halkımıza ve Kamuoyuna!
Önderliğimizin çağrısı ve KCK Yürütme Konseyi’nin almış olduğu karar doğrultusunda 1 Haziran 2009 gününe kadar çatışmaya girmeme kararı alan Halk Savunma Güçlerimize yönelik olarak TC sistemi tarafından son dönemlerin en şiddetli operasyonları yürütülmektedir. Bu operasyonlar sırasında gerillalarımız almış olduğu kararı yerine getirmek için büyük bir duyarlılık sergilerken imha amaçlı saldırılara karşı kendisini savunmak amacıyla kimi çatışmalara girmek zorunda kalmıştır.
1. 13 Nisan günü Amed’in Dicle (Pîran) ilçesine bağlı Gursê, Uçkula, Haftanin, Arçek ve Heredan alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından kapsamlı bir operasyon başlatılmıştır. 15 Nisan akşamı saat 20:00 sıralarında Tepesor alanında gerillalarımız üzerine imha amaçlı yönelen TC ordusuyla gerillalarımız arasında zorunlu bir çatışma yaşanmıştır. Yaşanan çatışma sonucu netleştirilebilen 1’i subay 10 asker öldürülürken, yaralı askerlerin sayısı ise tespit edilememiştir. Düşmana ait 2 adet HK 33 ferdi silah ve 1 adet lazerli dürbünün kaldırıldığı çatışma sonucunda gerillalarımız herhangi bir kayıp vermemiştir. Operasyon devam etmektedir.
2. 9 Nisan günü, TC ordusunun Kumçatı (Dergûl) ile Şenoba (Segirke) korucularının aktif katılımıyla başlatılan ve Şırnak’ın (Şirnex) Besta alanına bağlı Girê Tendurê, Girê Xanê, Tepe Firinê, Serkê Hêryar, Serkê Deryan, Serkê Muhammedê Uso, Behrêter, Çelêsor, Hezil Vadisi, Herekol yamaçları ve Kanî Botkê alanlarını kapsayan operasyon geri çekilmiştir. Gerillamıza imhanın dayatıldığı operasyonda zorunlu olarak yaşanan çatışmalar sonucunda 17 asker öldürülmüş, TC ordusuna ait 3 adet HK 33 ferdi silah, 1 adet tam tehcizatlı BKC tam otomatik silah ile Ramazan isimli ölen bir askere ait künye gerillalarımız tarafından kaldırılmıştır. Yoğun tekniğin kullanıldığı ve on binlerce askerin katıldığı operasyon sonucunda beş arkadaşımız şahadete ulaşmıştır.
Şehit düşen arkadaşlarımızın kimlik bilgileri;
Kod adı: Deniz Ulaş |
Kod adı: Çetin Zerdüşt |
Kod adı: Delil Agiri |
Kod adı: Sason Rojhılat |
| Kod adı: Karker Cudi |
16 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
13 Nisan günü Amed’in Dicle (Pîran) ilçesine bağlı Gursê, Uçkula, Haftanin, Arçek ve Heredan alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından kapsamlı bir operasyon başlatılmıştır. Operasyon devam etmektedir.
15 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Geçtiğimiz günlerde yapılan HPG Askeri Konseyi toplantısı sonucunda tüzük gereği olarak 5 yıldır HPG Genel Komutanlığı görevini yürütmekte olan Dr. Bahoz Erdal yoldaş görevini Nureddin Sofi yoldaşa devretmiştir.
Mahsum Korkmaz Akademisi’nde düzenlenen devir teslim töreniyle, eski Genel Komutanımız Dr. Bahoz Erdal arkadaşın yerine Nurettin Sofi arkadaş resmen HPG Genel Komutanlık görevine başladı.
Görev değişimi için yapılan devir teslim törenine HPG’nin birçok komuta kademesi üyesi hazır bulundu. Törende ayrıca KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan, HPG’nin beş yıllık Genel Komutanı Bahoz Erdal, HPG’nin yeni genel komutanımız Nurettin Sofi ve YJA STAR Anakarargah Komutanı Rengin Botan birer konuşma yaptı.
Genel komutanlık değişimi geleneklere uygun
Devir teslim töreninde ilk kürsüye çıkan Duran Kalkan, yaptığı konuşmada genel komutanlık değişiminin HPG geleneklerine uygun olduğunu, yapılan düzenlenmenin bir görevsizlik değil, görev değişimi olduğunu, böylesi düzenlemelerin HPG’de her zaman yapıldığını kaydetti.
Ocak ayında yapılan HPG Askeri Konsey toplantısında Genel Komutanlığın yanı sıra bir dizi düzenlemelerin yapıldığını ifade eden Kalkan, Genel Komutanlık değişimi de 2009 yılına hazırlık olduğunu dikkat çekti. Kalkan, “Özellikle 2008’in Aralık ayında yapmış olduğumuz yönetim toplantılarında bunları tespit ettik. Perspektif düzeyinde de olsa netleştirdik. HPG komutanlıklarında yapılan değişiklikler bu temelde gündeme geldi. HPG Genel Komutanlığı’ndan ve HPG Anakarargahı’ndan başlamak üzere birçok alt karargahta bazı düzenlemeler yaptık. Daha yetkin, daha güçlü bir mücadele yürütür hale gelmesi için HPG’de bazı düzenlemeler yaptık” dedi.
Kalkan, “Bu düzenlemeler ve değişikler Apo’cu hareketin geleneklerine uygundur. Sürekli görevlendirme, görev değişikliği biçiminde işleyerek bugüne kadar geldiği gerilla örgütlenmesinin ve onun karargah komutanlıklarının sisteminin de buna göre oluştuğu biliniyor. En son HPG düzenlemesinde de bunlar kurallar halinde somut yazılı haline getirilmiş bulunuyor. HPG 4. Konferansı’nda değişiklik yapma perspektifi, iradesi oluşmuştu. İçinde bulunduğumuz koşullar gereği bu durumu biraz uzattık, sarkıttık. Bu temelde Bahoz arkadaş daha uzun bir süre görev ve sorumluluk yürütür konumunda oldu” diye konuştu.
2008 yazında HPG Komuta Konseyi toplantısında ve PKK 10. Kongresi’nde çıkan perspektif, yaklaşım ve irade olarak en son Aralık ayı ortasındaki PKK yönetimi ve KCK Yürütme Konseyi toplantılarının ardından gerçekleşen Askeri Konsey toplantısında böyle bir değişikliğe, fiilen görev değişim kararına ulaşıldığını ifade eden Kalkan şöyle devam etti: “Bunun düzenini ve sistemini yarattık. HPG Genel Komutanlığında yapılan değişiklik de bu temelde yapıldı.”
Genel komutanlık değişimi ortak kararla yapılır
Askeri örgütler içerisinde atama ve düzenleme mekanizmalarını işaret eden Kalkan şu değerlendirmelerde bulundu: “Görevler değişiyor, görev alanları değişiyor. Tüm askeri güçler açısından bu zaten işliyor. Tüm hareketler açısından az çok uygulanan bir sistem olduğu gibi, askeri örgütler buna çok daha fazla ihtiyaç duyuyorlar. Daha aktif olabilmek, pratikte daha yaratıcı olabilmek ve gelişmenin sağlanabilmesi açısından sürekli düzenlemelere ihtiyaç duyuluyor. Bu temelde gerilla yönetimlerinde her zaman değişiklikler oldu.”
Beş yıl boyunca HPG Genel Komutanlığı görevini Bahoz Erdal’ın yürüttüğünü, 2009 başından itibaren bu pratik görevlendirmede bir değişiklik yaptıklarını belirten Kalkan devamla şunları söyledi: “ Genel Komutanlık değişimi ortak karar ve iradeyle gerçekleştirdiğimiz örgütsel düzenleme, değişiklik oluyor. Daha önce de Yürütme Konsey Başkanlığımızın bu konuda kamuoyuna 2009 yılında örgütsel yapıda gerçekleştireceğimiz değişiklere dair açıklamaları olmuştu. Yürütme Konsey Başkanlığının yapmış olduğu açıklama perspektif ve kararlarımızı içeriyordu. HPG’de gerçekleşen görev değişikliği de bu temelde gerçekleşen bir değişikliktir.”
5 yıllık döneme ilişkin
Konuşmasının devamında HPG’nin son beş yılını değerlendiren Kalkan, “1 Haziran Hamlesiyle tanımladığımız beş yıllık direniş süreci saldırılara karşı geliştirilen bir direniş oldu. İdeolojik, örgütsel, siyasi, askeri saldırılar, bin bir türlü oyun ve imha planı içeren bu saldırılar karşısında çok yönlü aktif, etkili bir direniş içinde olmamız gerekti. Kadro, komuta, savaşçı gücü, bu temelde yeniden vücut bulan halk için en temel sınav dönemlerinden kendini ispatlama, kanıtlama dönemlerinden bir tanesiydi” diye ifade etti.
Beş yıllık süreçte HPG’nin öncü bir rol oynadığının altını çizen Kalkan, HPG’nin misyonunu şu sözlerle dile getirdi: “Her şeyi kendi gücümüzle, düşüncemizle planlamamız, örgütlememiz, bunun yaratıcılığını göstermemiz, demokratik yöntemlerini bulmamız, örgütünü, yönetimini ortaya çıkarmamız, birliğini sağlamamız gerekiyordu. Böyle bir dönemin saldırılarını kırarak, Kürt sorunun demokratik barış süreci diye tanımladığımız, demokratik siyasi süreç olarak da ifadelendirdiğimiz sürecin başarıyla gerçekleştirmesini sağlamamız lazımdı. Kritik bir dönemdi, kendine has zorlukları, engelleri söz konusuydu. Genel mücadelenin zorluklarının yanında bir de kendine has zorlukları vardı. Böyle kritik bir dönemin mücadelesinin geliştirilmesinde, uluslararası komplo temelinde gerçekleşen saldırıların kırılıp, oyunların boşa çıkarılmasında kuşkusuz HPG direnişi öncü-sürükleyici bir rol oynadı. Bunu büyük kahraman şehitlerimizin mücadelesiyle sağladık. Onların yarattığı fedakarlık, cesaret ruhu etrafında edindiğimiz bilinçle böyle bir mücadele sürecini bu geçen zorlu ve kritik dönemde ortaya çıkardık.”
Olağanüstü bir dönemdi
Kalkan, “HPG bu beş yıllık dönemde öncülük etme, böyle bir dönemde üzerine düşen zorlu görevleri fedaice derinleşerek, örgütlenerek kendisini yeniden yapılandırarak üzerine düşen görev ve sorumlulukları başarıyla yürütmek için büyük bir gayret ve çaba içerisinde oldu. Azimle, istekle, büyük cesaret ve fedakarlıkla yaptı. Özgürlük demokrasi, barış ilkelerine bağlılığıyla, Önder Apo çizgisine bağlılığıyla yaptı. Bu sürecin kuşkusuz çekim gücü, sürükleyici gücü, HPG’ye ruh, bilinç, örgütlülük veren kahraman şehitlerimiz oldu. HPG komuta ve savaşçı gücü de böyle bir önderlik ve şehitler öncülüğünde kendini her zaman yenileyerek, fedai çizgisinde yenileyerek bu büyük direnişi kahramanlık çizgisinde başarıyla yürütmenin, çabası ve gayreti içinde oldu. Yüce insanlık değerlerine bağlılığımız oldu. Fakat bütün HPG komuta ve savaşçı gücü de bu yüce değerlere sahip çıkmakla, onları hayata geçirmek üzere büyük bir çabanın, gayretin de içinde oldu” diye konuştu.
HPG yönetiminin mücadelenin en fazla görev ve sorumluluk taşıyan, en fazla gayret, çaba harcayan kesim oluğunu kaydeden Kalkan, “böyle bir dönemde sıradan yaklaşımlarla işler yürütülemez, zorluklar yenilemez, engeller aşılamazdı” dedi. Kalkan, “Çünkü olağanüstü bir dönemdi, olağanüstü yaklaşımlar gerekiyordu. Kuşkusuz HPG Genel Komutanlığı, Komuta Konseyi, Askeri Konseyi, Anakarargah Komutanlığı, en çok sorumluluk duydu, her zamandan daha fazla çaba ve gayret içinde oldu. Böyle bir mücadele içerisinde Bahoz arkadaş, sorumluluk üstlenme tutumuyla, zorluklar karşısında geri çekilmeyen, zorlukları mutlaka yenme iradesini, azmini gösteren, bu büyük mücadelenin ortaya çıkmasına cesaretle, fedakarlıkla katılıp, katkı sunan büyük bir çabanın sahibi olmuştur” diye kaydetti.
Bahoz Erdal militanlık görevini yerine getirdi
HPG’nin beş yıllık performansını da değerlendiren Kalkan şu değerlendirmelerde bulundu: “Geçen beş yıllık sürecinde HPG sistemi yeni bir direniş süreci içerisine yeniden kendini örgütledi. Modern gerilla dediğimiz gerillalaşma sürecine girdik. Yani meşru savunma çizgisini, gerilla bilincini, örgütlüğünü, taktiğini, tarzını önemli ölçüde yarattık. 1 Haziran hamlesi temelinde bunlar denendi. Sadece söz ve kararlar düzeyinde değil, pratikte denenerek başarıya bizi götüren öğeler olduğu ortaya çıktı. Bütün bunların geliştirilmesinde kuşkusuz HPG Komuta Konseyi, Anakarargahı, Genel Komutanlığı’nın çok büyük payı oldu. Bütün bunların organize edilmesinde de, özellikle 2003, 2004 yılını içten dayatılan tasfiyeci provokatif dayatma ortamından süzülüp çıkarak, yeni bir süreci geliştirmekte ısrarlı ve kararlı bir çaba sahibi olan Genel Komutanlığın, bu görevi yürüten Bahoz arkadaşın önemli bir rolü ve katkısı oldu. Bu zorlu ve riskli mücadele sürecinin özgürlük hareketimiz ve mücadelemiz açısından kazanılmasının sağlanmasına yol açtı. Bu temelde Bahoz arkadaş militanlık görevini yerine getirmiştir. Bir militan olarak, Kürt halkının bilinçli, demokrat, yurtsever, direnişçi bir evladı olarak görev yürütmeye cesaretle, fedakarlıkla bu sürece katılmaya asla geri çekilmemeye gayret etti. Kuşkusuz daha büyük katkıları olanlar var. Bunların başında da kahraman şehitlerimiz yer almaktadır. Bize de böyle bir yürüyüşün hesapsız, kitapsız temsilcisi olmak düşüyor. Bahoz arkadaş da böyle olmaya çalıştı, doğru olan da budur. Bu beş yılda görev yaptığı süreç içerisinde gayret etmiş; farklı tutum, anlayış ve bireysel arayışları olmamıştır. Olsaydı zaten bu gerçekleşme olmazdı. Bu bakımdan kutsal bir görev yürütüldü. Tarihi bir sorumluluk altında olundu. Bunun başarısı için çalışıldı. Tarihsel sorumluluk duruşuna, görev duruşuna, yüce değerlere ters duruş olmamıştır. Başarıyla temsili için çalışılmıştır.”
2009 hazırlıkları
Kalkan şöyle devam etti: “Bütün bunlar insanı rahatlatmaz. Onur sahibi kılar, fakat görevlerini azaltmaz. Tersine daha fazla sorumluluğunu arttırır. Görev düzeyini daha çok büyütür. Daha ağır borçla, sorumlulukla yüklü kılar. Bahoz arkadaş şimdi böyle bir duruma gelmiştir. Görevi değiştiriyoruz derken, görevsizlendirmek olarak algılanırsa büyük bir yanlış olur. Tersine arkadaşımızın şunu derinden idrak ettiğini düşünüyoruz; anlıyoruz ki bu durumun bu süreçte yürütülen mücadelenin kendisinin görev ve sorumluluklarını, tarihe, insanlığa, çizgiye, halka ve Önderliğe karşı sorumluluk düzeyini daha çok büyüttüğünün, artırdığının derinden bilincindedir. Bundan sonraki yaşamında da bu derin bilinçle çalışacak, mücadele edecektir.”
Yeni dönemi olağanüstü bir dönem olarak tanımlayan Kalkan, HPG’nin hazırlıklarını şöyle anlattı: “Biz hareket olarak, halk olarak, özgünde HPG olarak böyle bir olağanüstü sürece kendimizi hazırladık. Süreci anlamaya, planlamaya, gereklerini başarıyla yerine getirmek için kendimizi hazırlamaya çalışıyoruz. Geçen yıldan bunun tartışmalarını yürütüyoruz. Ocak ayındaki Askeri Konsey toplantımız bu konuda daha derin bir bilinç, kapsamlı bir planlama ortaya çıkardı. Pratikleşmemiz bu temeldedir, tüm çalışmalarımız buna bağlıdır. Dolaysıyla Genel komutanlık değişimi de böyle bir döneme tekabül ediyor. Bu bakımdan yeni görevlendirmemiz, yeni düzenlememiz kuşkusuz katkıda bulunacaktır. Var olanı ilerletecek, daha da geliştirecektir. HPG’yi daha güçlü, başarılı hale getireceğine de inanıyoruz.”
Askeri bakımdan yeni bir sürece girildi
Siyasi askeri bakımdan yeni bir sürece girildiğine işaret eden Kalkan, buna göre dönem planlamaları yapıldığını belirti. Kalkan, “Bu dönem bizim üzerimize yeni görev ve sorumluluklar yüklüyor. Yeni yönetimimiz elbette bunu derinden bilen, anlayan, bunların gereklerini pratikte yerine getirme tutumu ve çabası içinde olan bir yönetim olacaktır. Yeni sürece girerken, böylesi bir görev değişikliği, yeni yönetimimize daha ağır, bir görev ve sorumluk yüklüyor. Başta Nurettin Sofi arkadaş olmak üzere HPG karargâhlarında, komutanlıklarında yeni görevlendirilen arkadaşların da böyle bir bilinçte olduklarını, bu temelde görev ve sorumluluklarını pratikte başarıyla yerine getirmek için çalışacaklarına inanıyoruz” dedi.
Dostlarımızın da düşmanmızın da hiç kuşkusu olmasın
Kalkan, yeni yönetimin deney ve tecrübelerine dikkat çekerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Yeni yönetimimizin büyük mücadelenin içinden çıkmıştır. Bu bakımdan deney, tecrübe ve derin bir birikime sahip. Deyim yerindeyse bu büyük mücadelenin ateşi içinde pişti, buraya kadar geldi. Dolaysıyla mevcut sorumluluk ve görev düzeyini, içinde bulunduğumuz dönemin görev kapsamına uygun bir biçimde başarıyla yürüteceği, başarıyla yürütmek için de Apocu çizgide, kahraman şehitlerimizin izinde tüm gücünü büyük bir cesaret ve fedakarlıkla ortaya koyacağı kesindir. Yönetimimizin sorumluluğu altında HPG, ezilen halkların, Kürt halkının, insanlığın haklı davasını fedai çizgisinde yürüten, gerçek adaleti dağıtan, tesis eden bir mücadele gücü olmaya devam edecektir. Yeni yönetimimizin komutasında HPG, Önder Apo’nun Demokratik Ekolojik Cinsiyet Özgürlükçü Toplum Paradigması temelinde özgürlük, eşitlik ideallerine bağlı kalarak bunların toplumda gerçekleşmesi için üzerine düşen bütün görevleri başarıyla yerine getirmek için çalışacaktır. Yeni yönetimimizin komutasında da HPG tarihsel olarak gerçekleşmiş; şehitlerimizin ve şehitlerimizde cisimleşmiş olan halk kahramanlığımızı, özgürlük kahramanlığını, PKK kahramanlığını, Apocu Kahramanlığı en yüksek düzeyde tutacak, temsil edecek, insanlık davasının özgürlük, eşitlik, demokrasi ilkelerinin yılmaz savunucusu olacaktır. Önderlik çizgisinin başarıyla temsilini yapacak, Önder Apo’nun savunulması, sahiplenmesi, korunması mücadelesinde son neferinin kanının son damlasına kadar mücadele edecektir. Bütün bunların gerçekleşeceğine dair dost-düşman hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.”
Kalkan, “Yönetimiz, her düzeyde sorumluluk alan komuta gücümüz, böyle bir bilinçle, kararlılıkla görev ve sorumluluğu üstleniyor. Bir bütün olarak HPG camiası tek tek olarak tüm bireyleri tam bir fedai duruşuyla bunun gereklerini yerine getirmek için bütün gücünü, kanının son damlasına kadar ortaya koyacaktır. Kararımız bu temelde, inancımız bu doğrultudadır. Görevlendirmeler de bu esaslar üzerinde olmuştur. Bu temelde başta Genel komutanlıkta görev alan Nurettin Sofi arkadaş olmak üzere, onun şahsında tüm yeni görev alan arkadaşlar, onlarla birlikte tüm HPG’nin komuta ve savaşçı gücüne bu zorlu olarak tanımladığımız dönemde Önder Apo’yu özgürleştirme ve Kürt sorunun demokratik çözümünü sağlama döneminde görev ve sorumluluklarını başarıyla yerine getirileceğine inancımızı belirtiyor, hepsine üstün başarılar diliyoruz” dedi.
Bahoz Erdal: HPG yeni mücadele sürecine hazırlanıyor
Duran Kalkan’dan sonra kürsüye çıkan HPG’nin eski Genel Komutanı Bahoz Erdal, HPG Genel Komutanlık değişimini değerlendirerek konuşmasına başladı. Erdal, “Bu değişim her şeyden önce bizim yönetmeliğimizin gereğidir. Daha da önemlisi bu hareketin bir geleneğidir. Hareket olarak biz önderliğin düşüncesi ve felsefesini sistemleştiriyoruz. Hareketimizi ayakta tutan da sistemimizdir” dedi.
“HPG kendini yeni bir mücadele sürecine hazırlıyor” diyen Erdal şöyle devam etti: “Önümüzdeki mücadele süreci, kader tayin edici bir mücadele süreci olacaktır. Bu süreç halkımızın özgürlüğüne kavuşacağı, hareketimizin zafere ulaşacağı bir süreç olacaktır. Yine bu süreç, hareketimizin ve halkımızın üzerinde saldırıların yoğunlaşacağı bir süreç olacaktır. Bu süreç birçok tehlikeleri barındırıyor. HPG olarak var olan tehlikeleri görüyor, kendimizi bu temelde hazırlıyoruz. Yapmış olduğumuz toplantılar, planlama ve düzenlemeler bu temeldeydi. Çünkü bu süreç HPG’den kapsamlı bir direniş hamlesini istemektedir. Kuşkusuz HPG de böyle bir hazırlık içindedir. Yapmış olduğumuz düzenleme ya da görev değişimi de HPG hazırlıklarının bir parçasıdır.”
Erdal, “PKK, 10. Kongresi’nde Önder Apo’nun özgürlüğünü hedef olarak koydu. Biz halk ve hareket olarak önümüzdeki mücadele sürecinde büyük hedefler koymuş bulunuyoruz. Diğer yandan da düşmanın saldırıları da daha kapsamlılaşmıştır. Bunun için eski mücadele düzeyi, yeni süreci karşılamayabilir. Zaten HPG içerisinde yapılan çalışmalar yeni dönemin hazırlıklarıdır. Geçmiş yılların büyük muhasebeleri yapıldı. Güçlü yönlerden tecrübe çıkarmak, zayıf yönlerinin de aşılması tartışıldı ve üzerine duruldu” diye ifade etti.
HPG’nin önümüzdeki dönemi karşılama hazırlıklarını da değerlendiren Erdal devamla şunları söyledi: “Bahar aylarına girmiş bulunuyoruz. Hazırlık düzeyimiz önemli bir düzeye gelmiş durumda. Özellikle ideolojik anlamda, Önderlik çizisinde derinleşme, zayıflıklarını aşma, bu anlama partileşme hamlesini gerçekleştirme HPG’nin acil görevlerindendi. Bir diğer yön, sadece direnmek için değil, büyük başarılar kazanmak için yenileme, derinleşme anlamında yeni bir hamle başlatılmıştır. Disiplinden tutalım, askeri kültüre kadar, hareket tarzından tutalım, taktiğe kadar her yönde kendini yenileme, derinleşme, düşmanı yenilgiye uğratma HPG’nin görevidir. Saldırılar nerden gelirse gelsin, geçmişe nazaran daha güçlü cevap verecek, boşa çıkartacak ve büyük başarılar kazanacaktır. Yapılmış olan çalışmalar buna zemin hazırlıyor. HPG’nin yeni Anakarargah Komutanlığı ve diğer karargahlarımız böyle bir güce, bilince ve tecrübeye sahipler.”
Spekülasyonlara yanıt
Devir teslim töreninde yaptığı konuşmada kendisine yönelik yapılan spekülatif haberlere değinen Erdal, bunları özel savaşın bir paçası olarak değerlendirdi. Erdal, “Düşmanın özel savaş esasında şu kişi bu kişi değil, bu hareketin sistemi var. Bu sistem de, Önder Apo’nun düşüncesi temelinde gerçekleşmiş bir sistemdir. HPG içerisine Genel Komutanlık görevi daha güçlü yapabilen arkadaşlar var ve bu hareket bu temelde 25 yıldır büyüyerek sürüp geliyor” dedi.
Kendisi için de Anakarargaha gelmeden önce birçok mücadele sahasında çalışma yürüttüğünü, Anakarargahtan ayrıldığında da mücadele duruşunun daha da güçlenerek devam edeceğini belirten Bahoz Erdal, Genel komutanlık görevini yürüttüğü beş yıllık süreci Kürt özgürlük tarihinde zorlu ve olağanüstü bir süreç olarak tanımladı. Erdal, “Hareketimiz ve halkımız üzeride kapsamlı saldırılar vardı. Tüm bunlara cevap olabilecek olan da 1 Haziran Hamlesi olacaktı. Bunun öncülüğünü de HPG yapacaktı. Böyle tarihi ve hassas bir süreçte arkadaşların ve hareketin bana verdiği güven benim için büyük bir şeref, büyük bir güçtü. Bir o kadar da büyük bir sorumluluk ve ağır bir yüktü. Bu süreçte halkımızın, harekemizin ve yoldaşlarımızın verdiği güvene layık olabilmek için çabaladık. Tüm çabamız tarihi görevimizi başarmak içindi. Çünkü başarmanın dışında başka çaremiz yoktu. Bizden istenen de buydu” diye kaydetti.
Erdal, “Bu süre zarfında da büyük emek sahibi olan; Önderliğimiz, halkımız, kahraman şehitlerimiz ve ön cephede savaşan arkadaşlarımızdır. Bizim yaptığımız bir hizmet, bir katkıydı. PKK içerisinde bu bir hakikattir, kolektif bir çalışma, kolektif bir yardımlaşma olmadan bir adım bile atılamaz. Ne olmuşsa tüm arkadaşların kolektif emeğiyle olmuştur. Her şeyden önce bu emeğin büyük sahibi kahraman şehitlerimizdir. Sürece damgasını vuranlar Adıllar, Nudalar, Kurtaylar, Medeniler, Ferhatlar ve yüzlerce kahraman şehidimizdir. Sonuçta şehitler gerçeği karşısında borçluyuz. Hakikat olan budur. Borcumuz da, arkadaşların umudu, hayalleri, amaçlarını gerçekleştirme, halkımızın ve Önder Apo’nun özgürlüğüdür. Bunun için yeni mücadele sürecinde bu bilinçle hareket edeceğim. Halkımızın, Önderliğimizin ve şehitlerimizin huzurunda vereceğimiz söz mücadelemizde daha güçlü kılmaktan başka bir şeyi kabul etmeyecektir. Bundan sonra, Dersim’de, Cudi’de, Çarçela’da da olsam ben PKK ve Önder Apo’nun bir militanıyım, HPG’nin savaşçısıyım. Hangi çalışma ve görev üzerime düşürse tüm gücümle daha çok kendimi katacağım. Bu konuda hiçbir tereddüdüm yoktur” dedi.
HPG’nin genel komutanlık görevini devir alan Nuretin’in Sofi’nin tecrübeli bir komutan olduğuna dikkat çeken Erdal, kendisini kutlayarak beklentilerini şöyle sıraladı: “İnanıyoruz ki Nurettin Sofi arkadaş, yeni mücadele sürecinde daha çok çalışmalar yürütecek, mücadeleyi daha ileri bir düzeye ilerletecektir. Arkadaşın tecrübeleri, birikimi bu güveni ve bu inancı veriyor. Bu temel de Anakarargah görevini devralan Nurettin Sofi arkadaş ve Anakarargah’ta yer alan tüm arkadaşlara yeni mücadele sürecinde başarılır diliyorum.”
HPG Genel Komutanı Nureddin Sofi: Sabrımız kalmadı
Erdal’dan sonra kürsüye çıkan HPG’nin yeni Genel Komutanı Nurettin Sofi söz vermeden önce kısa bir konuşma yaptı. Nurettin Sofi, “Biz Kürt halkı olarak hem bir taraftan düşmanın yoğun saldırısı, imha konsepti ve planlarına karşı, hem de 21. yüzyılın en ileri tekniğini kullanan bir düşmana karşı mücadele veriyoruz. Düşmanın uluslararası ve bölgesel dostları olduğu da bir gerçekliktir; bize karşı savaşmak için uluslararası mutabakatlar yapıyorlar. Savaşın her türlüsünü; silahlı, psikolojik ve en özel olanını halkımıza karşı yürütüyorlar. Bu saldırılara karşı halkımızın da kendini savunma ve özgürlük hakkı ile bunlardan daha da önemlisi Önder Apo’yla özgür yaşama hakkı vardır. Önderliğin özgürlüğü için hem hareket olarak hem de halk olarak artık sabrımız ve tahammülümüz kalmamıştır. Bu temelde önümüzdeki süreç çok sert geçecek bir süreçtir. Sorumlulukları çok olan bir süreçtir. Ve yine hem önderliğimizin hem de halkımızın özgürlüğü için tarihi bir fırsattır. Bu sözünü ettiğimiz süreçte en büyük sorumluluğu üstlenmesi gereken ve esas vazife sahibi olan da HPG’dir. HPG’dir Kürt halkının savunma gücü, HPG’dir Rêber Apo’nun özgürlük gücü. Bu esas üzerinden böylesi bir süreçte Agitlerin ordusunda komutanlık görevi almak tarihi bir görev olduğu gibi büyük bir onur ve şereftir. Aynı zamanda ağır bir sorumluluktur” dedi.
HPG bayrağını devralarak resmen göreve başlayan Nurettin Sofi, “Bize düşen tarihi görevleri başarıyla yerine getirmek, Önderlik düşüncesinden aldığımız güçle ve halkımızın direnişinde aldığımız moral ile ancak mümkündür. Bu temelde geçen süreçte çıkan tecrübelerden ve büyük derslerden faydalanacağım. Özellikle 1 Haziran Hamlesi’nden bu yana sürecin yükünü alarak HPG’yi Kürt özgürlüğünün teminatı haline getiren kahraman şehitlerimizi kendime komutan alacağım. Bu temele Önder Apo’dan aldığım güçle kendi şahsımda halkımızın ve arkadaşlarımızın umutlarını gerçekleştirme gücü olmaya çalışacağım. Bu temelde başta Önder Apo’ya, Kürt halkına, tüm kahraman şehitlerimize ve bütün arkadaşlara söz veriyorum” diye belirtti.
YJA STAR: Apoizm feslefesini zafere ulaştıracağız
HPG’nin Genel Komutanı Nureddin Sofi ardından konuşmasını yapan YJA STAR Anakarargah Komutanı Rengin Botan ise içinde yaşadığımız yüzyıla Apoizm’in damgasını vuracağını belirterek şunları söyledi: “Apocu hareket PKK çatısı altında 30 yıllık bir mücadeleyle bugünlere geldi. Kendi karakteri de kendisini yenileyen ve değiştiren olarak bilinmektedir. Bu diyalektik kendisiyle özgür Kürdü yarattı. Onurlu Kürdü yarattı ve yarattığı tüm değer ve başarılar da bu ilkeyle oluştu. Şöyle diyebilirim ki yaşadığımız yüzyılda Apoizm felsefesi bütün insanlığın görüşü olacaktır. Ve biz de bu felsefenin militanları olarak mücadele ediyoruz. Birinci görevimiz bu felsefeyi zafere ulaştırmanın militanları olmaktır. Böyle bir sorumluluk ve görev önümüzdedir. Bu felsefeye layık olabilmek için öncelikle bu sorumlulukları yerine getirmemiz gerekiyor.”
“Biz ağır bir süreçle karşı karşıyayız. Ve böyle bir sürece girerken yeni değişiklikler oluyor. Hem görevi devralan, hem de bırakan arkadaşlar yeni görevlerine başlayacaklar” diyen Botan sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabii ki şimdiye kadar yürütüldüğü gibi, bundan sonraki görevlerinde de aynı başarıyı elde edeceklerine inanıyorum. Umuyorum ki arkadaşlar daha büyük başarıların sahibi olurlar. Göreve yeni gelen arkadaş da ağır sorumluluklar alacak. Bu kritik süreç halkımızın da mücadelemizin de kaderini belirleyecek. İnanıyorum ki arkadaşlar bu öngörüyle görevlerine başlayacaklar. Bu ruhla her şeyden önce ne gerekiyorsa yapacaklarına ve bu çabada olacaklarına inanıyorum.”
Bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da Önderlik felsefesi doğrultusunda çalışmalarını ortak yürüteceklerini belirten Rengin Botan, “Önderliğimiz kadınla olan yoldaşlığıyla da içinde bulunduğumuz toplumda yeni bir asır açtı. Doğru yoldaşlık nasıl olur ortaya koydu. Birlikte yaşam nasıl olur bunların ilkelerini ortaya koydu. Bu esas üzerinden 30 yıldır bu gerçeğe ulaşmak için mücadele yürütüyoruz ve kadın arkadaşlar olarak bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da Apocu felsefe ışığında yönetimlerimize gereken desteği vereceğimizi belirtiyoruz” dedi.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
Geçtiğimiz günlerde yapılan HPG Askeri Konseyi toplantısı sonucunda tüzük gereği olarak 5 yıldır HPG Genel Komutanlığı görevini yürütmekte olan Dr. Bahoz Erdal yoldaş görevini Nureddin Sofi yoldaşa devretmiştir.
15 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1. 13 Nisan günü 15:00-16:00 saatleri arasında TC ordusu tarafından Medya Savunma Alanlarına bağlı Zap’ın Mergeneş Köyü’ne yönelik obüs ve havan saldırısı yapılmıştır. Saldırı sonucunda köyde bulunan bahçeler zarar görmüştür.
2. 12 Nisan günü Zagros alanına bağlı Gerdiya, Xapuşkê, Govendê, Belgatê, Basya Üçgeni, Ciwan Tepesi ve Bayrak Tepesi alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından kapsamlı bir operasyon başlatılmıştır. Operasyon devam etmektedir.
14 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1. Son aylarda hareketimizin yaratmış olduğu kazanımlar sonucu zayıflayan ve 29 Mart yerel seçimlerinde halkımızın zaferini hazmedemeyen TC sisteminin 9 Nisan günü, Kumçatı (Dergûl) ile Şenoba (Segirke) çetelerinin (korucu) aktif katılımıyla başlattığı ve Şırnak’ın (Şirnex) Besta alanına bağlı Girê Tendurê, Girê Xanê, Tepe Firinê, Serkê Hêryar, Serkê Deryan, Serkê Muhammedê Uso, Behrêter, Çelêsor, Hezil Vadisi, Herekol yamaçları ve Kanî Botkê alanlarını kapsayan operasyon devam etmektedir.
Yoğun çatışmaların yaşandığı operasyonun ayrıntılarıdır:
a) 10 Nisan sabah saat 08:30 sıralarında Ayvan köyü kırsalında bulunan Serkê Deryan alanında TC ordusu ile gerillalarımız arasında çıkan çatışma sonucu netleştirilebilen 4 düşman askeri öldürülürken, çok sayıda asker yaralanmıştır.
b) 10 Nisan akşam saat 20:00’da Girê Tendurê ve Şehit Berxwedan alanlarında çıkan çatışma sonucu 7 düşman askeri gerillalarımız tarafından öldürülürken, 2 asker ise yaralanmıştır. Ayrıca çatışma sırasında TC ordusuna ait 3 adet HK 33 ferdi silah, 1 adet tam tehcizatlı BKC tam otomatik silah ve ölen askerlerden birine ait künye gerillalarımız tarafından kaldırılmıştır.
c) 11 Nisan akşam saat 21:00’da Tepe Firine alanında yaşanan çatışma sonucunda ise 5 düşman askeri gerillalarımız tarafından öldürülürken 2 asker ise yaralanmıştır.
Ayrıca TC ordusu tarafından Serkê Deryan, Serkê Niryan ile Serkê Muhammedê Uso alanlarına termal cihazların yerleştirilmiştir.
Halen devam etmekte olan çatışmaların netleşen bilgileri ulaştıkça kamuoyuna açıklanacaktır.
2. 11 Nisan günü tüm gün boyunca Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Gundê Marsis, Gundê Erê, Gundê Perax, Sipan Boğazı, Mergeşiş, Alaniş ve Kasrok alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan saldırısı yapılmıştır.
12 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1. 10 Nisan günü 12:00 – 13:00 saatleri arasında Medya Savunma Alanlarına bağlı Zap bölgesinde bulunan Nêrwe’ye bağlı Eleh Köyü, Başê Köyü, Rubar Tepesi ve Çiyareş Tepesine yönelik olarak TC ordusu tarafından obüs ve havan atışlarıyla birlikte misket saldırısı yapılmıştır. Yapılan saldırılar sonucunda alanda bulunan köylerde maddi zarar meydana gelmiştir.
2. 9 Nisan günü Şırnak’ın (Şirnex) Besta ve Cudi alanlarına yönelik olarak TC ordusu tarafından başlatılan operasyon devam etmektedir. Elcanê ve Hezil alanlarına doğru genişletilen ve çatışmaların yaşandığı operasyonlara ilişkin ayrıntılı bilgiler daha sonra kamuoyuyla paylaşılacaktır.
11 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Hep söyler dururum.
Kendimi bildim bileli.
Bu gulkuj Evdo’yu tanıdım tanıyalı.
Hep bin bir suratlı katilleri anımsarım.
Hep bin bir suratlı, yeminli Kürt düşmanlarını anımsarım.
Hep ecdadından itibaren kafastasçılığı tescillenmiş, berroş ve büyük kafalı ırkçıları anımsarım.
Ahmet Arif’in dediği gibi:
Gulkuj Evdo gibiler,
“Engerekler ve çiyanlardır.
Ekmeğimize, aşımıza göz koyanlardır.
Tanı bunları, tanıda büyü”.
Ey mazlum halkım!
Baksana bu Gulkuj ne diyor.
Diyor ki: “Eğer Irak PKK’yi çözmese kendileri çözecekmiş PKK’yi”.
Bu gulkuj öyle bir PKK ve Kürt düşmanıdır ki, tüm Kürtleri asit kuyularına doldurarak jenosidden geçirse bile, buna doyamayacak kadar gözü dönmüş kalpsiz bir cellattır.
Baksanıza O’nun CIA pasoportlu hocası Fetul-Münafık, Yankeelerin ülkesinden gönderdiği fetvada diyor ki, “Hizbul-Vahşet yalandı”.
Diyor ki, “domuz bağları yalandı”.
Aynı Fetul-Münafık Hizbul-Kontraların mezar evleri ortaya çıkmadan önce diyordu ki, “her yerde Hizbullahçılarla karşılaşabilirsiniz”.
Bunu söyleyerek Kürtleri hizbul-kontra katilleri ile tehdit ediyordu.
Bu katillerin mezar evleri ortaya çıkınca, bu defa hizbul-vahşet diyordu.
Şimdi de “hizbul-vahşet yalandı” diye fetva veriyor.
Dansözlük yapılır da, bu kadar yapılır.
Yalan atılır da, bu kadar atılır.
Fetul-Münafık sıfatının yanına, bir de “yalanların efendisi” diye bir sıfatı bu münafık Fetullah’a yakıştırırsak, tam da taşı gediğine oturtmuş sayılırız.
Yalanların Efendisi Fetullah bunları yaparken diğer şagırtı Katil-Qerdoğan’da içindeki pisliği kusarken, “PKK ile en fazla savaşan AKP’dir” diyebiliyor.
Tüm bunları yan yana getirdiğimizde bir şeyler olacak herhalde diyebiliriz.
Anlaşılan o ki, bu enli, üçlü ve yeminli Kürt düşmanları Fetul-Münafık, Gulkuj Evdo, Katil-Qerdoğan ile Sebatayist General Boşbuğ kendilerini tekrardan Kürdistan gerillasına karşı denemeye niyet ediyorlar.
Belki de bunun kararını almışlar.
Kürdistan gerillası, hem Güney’de hem de Kuzey’de buna hazırdır.
“El mi yaman bey mi yaman” göreceğiz.
Kürtçesi, kurt u kurmanci Kürdistan gerillası HPG mi yaman, yoksa Türk ordusu mu yaman yaşayıp göreceğiz.
- Ayrıntılar
Halkımıza ve Kamuoyuna!
1. 9 Nisan günü Şırnak’ın (Şirnex) Besta alanına yönelik olarak TC ordusu tarafından bir operasyon başlatılmıştır. Operasyon devam etmektedir.
2. 9 Nisan günü Şemdinli’ye (Şemzinan) bağlı Begova, Şapata, Besosin, Bedevê, Bombe ve Museka alanlarını kapsayan bir operasyon başlatılmıştır. Operasyon devam etmektedir.
3. 8 ve 9 Nisan günleri tüm gün boyunca TC ordusu tarafından Medya Savunma Alanlarına bağlı Haftanin’in Şeşdara, Geliyê Pisaxa, Dola Marsis, Derê Şiş ve Mergeşiş alanları ile Şelaniş ve Erê köylerine yönelik olarak obüs ve havan saldırısı yapılmıştır. Yapılan saldırı sonucunda Şelaniş ve Erê köylerinde köylülere ait bağ ve bahçeler zarar görmüştür.
10 Nisan 2009
HPG Basın-İrtibat Merkezi
- Ayrıntılar
Seçimler geride kaldı. Kürt halkı tüm rüşvet ve satın alma girişimlerine karşı iradeli duruşunu bir kez daha gösterdi.
Kürt halkının artık o eski kandırılmaya yatkın ve ürkütülebilinen Kürt halkı olmadığını bir türlü anlamıyorlar, anlamak istemiyorlar. Bilmeyenlere duyurulur, bu halk Medleşme yolunda ilerlemektedir.
Kürtlerin tarihinde en değerli süreçlerden birisi Medlerin Kürt parçalanışına son vererek ortak bir konfederasyon oluşturmalarıdır. Diğer önemli ve anlamlı bir çalışma da Medlerin öncülüğünde Ortadoğu’da bu birlikteliğin, dönemin vahşetini yaşatan Asurlara karşı sağlanmış olmasıdır. Ve biz biliyoruz ki bu birliktelik Ortadoğu halklarına özgürlük, birlik, kardeşlik, eşitlik, dayanışma ve adalet getirmiştir.
Birkaç hafta önce bizim Newroz diye kutladığımız günün, bu ortaklaşmış ruhun sonucu olarak ortaya çıktığı söylenir. Özcesi Newroz vahşete, zulme, baskıya karşı verilen bir mücadelenin diğer adıdır.
İşte bu ruhu yaratan Medlerin yaşadıkları, Medleşme hareketidir. Bu ırki bir gelişme değildir. Aksine bir kültürleşmedir. Zerdüşt’ün çizdiği zihniyet yapı taşlarıyla örülmüş, kendine güvenen, eşitlikçi, daha adaletli, daha dayanışmacı, daha özgürlükçü kültürün bir sonucudur.
Medler, önemli bir gelişmeyi yaşadıktan sonra M.Ö. 521 yılında o dönemin Fars aristokratları tarafından iktidarın nimetlerini de arkalarına alarak görülmemiş bir katliamla karşı karşıya kalırlar. Ne kadar Med aydını, dini lideri, önderi, tecrübe sahibi insanı varsa bir günde çok planlı bir katliamla yok edilirler. Ve o günden sonra Kürtler bir baş aşağıya gidişi yaşarlar. Kendilerini bir türlü toparlayamazlar. Bu katliamın yapıldığı günü o dönemin Farsları Magofoni diye kutlarlar. Magafoni ya da Magamoni esasta bir kültürel soykırımdır. Kimliksizleştirmedir. Kendisi olmaktan çıkarılmışlıktır. Ve bu Kürtleri tarihte çok kötü vurmuştur. Kürt düşürülmüşlüğüne götüren yol böyle örülmüştü.
Kürt Özgürlük Hareketi ilk doğuşuyla birlikte kendisini yeni Medleşme hareketi olarak isimlendirmişti. Kürdistan’da ölüm sessizliği aştırılmak isteniyorsa önce Medler gibi kültürel bir var oluş olarak doğmak gerekirdi. Zerdüşt gibi bir güçlü zihniyet ve vicdanı yaratmak gerekirdi.
Kürt Özgürlük Hareketi yeniden Medleşme hareketini çok görkemli gerçekleştirdi. Ve artık Kürt halkı sadece kendi coğrafyasında değil tüm Ortadoğu coğrafyasında kendine güvenin, kardeşleşmenin demokratik kültürün, temsilin, kadın şahlanışının ve özgürleşmenin adıdır. Kürt halkı tüm bunları kendi direnişiyle görkemli ortaya koymaktadır.
İşte önce Kürt işbirlikçileri, sonra Türk işgalci faşist güçleri ve onlara akıl babalığı yapan emperyalistleri bunu iyi göreceklerdir. Yeniden Medleşmeyi yaratana bu halk sonuna kadar bağlı kalacaktır. Göklere çıkaracaktır, kutsayacaktır. Bu halk böyledir. Ona yapılan iyiliği de kötülüğü de unutmaz. Dostunu da düşmanını da iyi bilir.
Bu halkın ayağa kalkışını şahlanışını gerçekleştiren Başkan Apo’yu bunun için sahiplenecektir. Doğduğu yerleri kutsayacaktır, doğuran anayı tanrıçalaştıracaktır, doğum gününü kendi doğum günü olarak bilecektir, onun yaşamını kendi yaşamı olarak ele alacaktır. Ve onun özgürlüğünü kendi özgürlüğü olduğunu bildiği için ona ölümüne bağlı yaşayacaktır. Ve bunların hepsini bir milat yani tarihin başlangıcı olarak kabul edecektir.
Ya bunu bilmeyenler, ya da bilip de tahammül edemeyenler Amara’ya yürüyüşü hazmedemiyorlar. Doğum günü kutlamasına gidenlere vahşice saldırıyorlar. Gencecik evlatlarını gündüzün ortasında katlediyorlar. Sonra da barıştan söz ediyorlar. Doğum günü etkinliklerine gidenlere silahla saldırmalar nerede görülmüş, nerede görülmüş halkın milletvekillerinin dövüldüğü ve nerede görülmüş kadınlara analara el uzatıldığı…
Öncelikle tüm Kürtlerin -özelde de güneydeki Kürtlerin- bunları görmeleri gerekiyor. Silahların neden bırakılmayacağını görsünler. Doğum gününe tahammül edemeyen, Berfin ismini parklara verilmesine izin vermeyen yerlerde bu halkı savunacak bir gücün olmasının kaçınılmazlığı iyi görülmelidir. Sonra da Türkiye’de demokratların ve aydınların, sanatçıların bu durumu görmesi gerekiyor. O kadar barıştan, silah bırakmaktan söz ederken hemen yanı başlarında sivillere silahlar doğrultuluyorsa orada barıştan ne kadar söz edilebilir. Önce bu faşist zihniyeti durduracak eylemlerin gerçekleşmesi gerekiyor ki bu topraklara huzur gelsin.
Kendilerine Newroz’da olay yaşanmadığına pay çıkarıyorlar. Öyle değil, siz silah kullanmayın, siz provoke etmeyin, siz tahrik etmeyin, siz hakaret etmeyin, siz onur kırıcı yaklaşmayın bu halk dünyanın en barışsever halkıdır. Bu halk dünyanın en bağışlayıcı halkıdır. Bu halk dünyanın en hoşgörülü halkıdır. Ve siz yeter ki bu halka biraz saygılı yaklaşın, bu halk saygılı yaklaşımın en anlamlısını size gösterir.
Son olarak da Türkiye’yi ziyaret eden Obama’nın da bunu görmesi gerekir. Onun atalarına yapılanları biz iyi biliyoruz. Ancak onun atalarının en azından bir isimleri vardı. Biz Kunta Kintaların isim değişikliğine karşı ne kadar direndiğini bilen insanlarız. Çocukken izlediğimiz bu sahneler belleğimizde halen canlıdır. Türkiye bir Kürt ismine tahammül edemeyecek kadar ırkçı ve kafatasçıdır. Bir parka verilecek Berfin ismine-ki bu Kardelen çiçeği demektir-hoşgörü gösteremeyecek kadar ırkçıdır. Milliyetçidir.
İşte bunun için Obama silahsızlandırmak istiyorsa önce bu zihniyetlerin silahsızlandırılmasıyla başlamalıdır. Önce bu zihniyetlerin faşizan özelliklerden arındırılmaları gerekir. Dünyanın jandarması olduğuna inanan bir gücün başkanı önce silahsızlandırmaya buradan başlamalıdır. Aksi taktirde Obama’nın Kunta Kintalarla bir bağının olmadığını düşünmek hepimizin hakkı olacaktır.
- Ayrıntılar