HPG

Kurdistan Halk Savunma Güçleri

Basına ve Kamuoyuna!

Değerli Apocu militan ve YJA Star savaşçıları Doğa ve Eylül yoldaşlarımız, işgalci Türk ordusunun farklı tarihlerde Garê bölgesine yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda şehadete ulaştı.

Yoldaşları olarak Doğa ve Eylül yoldaşlarımızın öncülüğünde mücadelemizi zafere taşıyacağımızın ve anılarına layık olacağımızın sözünü bir kez daha yineliyoruz.

Doğa yoldaşımız, halkımıza yönelik soykırım saldırılarının en yoğun yaşandığı bir dönemde bir an bile tereddüt etmeden halkımızın özgürlük ve varlık savaşına katıldı. Yüksek cesareti ve fedaice mücadelesi ile kısa sürede yetkin bir militan haline geldi. Yer aldığı bir eylemde ağır yaralandıktan sonra yüreğindeki özgürlük ateşini daha da korlaştıran yoldaşımız, daha sonra buluştuğu Kurdistan dağlarıyla bütünleşerek çocukluk hayalini gerçekleştirdi. Dağların dilini, maneviyatını ve özgürleştirici yanını her hücresine kadar hisseden Doğa yoldaşımız, buralarda nefes aldığı her anı ölümsüzlüğün ta kendisi olarak ele aldı. Yer aldığı önemli çalışmalardaki ciddiyeti, yaratıcılığı ve disiplinli çalışmasıyla tüm yoldaşlarının saygısını kazanan yoldaşımız, ardından unutulmaz bir mücadele mirası bırakmayı bildi. Yoldaşları olarak Doğa yoldaşımızın anısını her daim yaşatacağımızın sözünü yineliyoruz.

Eylül yoldaşımız Kurdistan yurtseverliğini, Apocu devrimciliği bir kültür olarak benimseyen ve Rêber Apo’nun özgürlük felsefesini temel yaşam kaynağı yapan bir militandı. Tüm yaşamını halkımızın özgürlük mücadelesine adayan kadın bir militan olarak bulunduğu her alanda ve çalışmada fedakarlığın, dürüstlüğün ve hesapsız katılımın simgesi haline geldi. Şehitlere ve Rêber Apo’ya bağlılığı tüm değerlerin üzerinde tutarak her anında bu yoğunlaşmasına denk bir katılım sergiledi. Eylül yoldaşımız, savaştaki cesareti kadar Parti yaşamındaki mütevazılığı ile de tüm yoldaşlarının örnek aldığı bir YJA Star savaşçısı oldu. 12 yıllık amansız ve başarılarla dolu mücadelesini şehadetle taçlandıran Eylül yoldaşımızın bizlere devrettiği mücadelesini, ona layık olmanın bilinciyle mutlaka zafere taşıyacak, amaç ve hayallerini mutlaka gerçekleştireceğiz.

Doğa ve Eylül yoldaşlarımız gibi değerli militanları halkımızın özgürlük mücadelesine kazandıran başta değerli aileleri olmak üzere tüm yurtsever Kurdistan halkımıza başsağlığı diliyor, anıları önünde saygı ve minnetle eğiliyoruz.

Şehadete ulaşan yoldaşlarımızın kimlik bilgileri şöyledir:


Kod Adı: Doğa Şîn
Adı Soyadı: Binevş Altay
Doğum Yeri: Riha
Anne – Baba Adı: Üveyş – Selami
Şehadet Tarihi ve Yeri: 11 Ocak 2025 / Garê

Doğa ŞînBinevş Altay


Kod Adı: Eylül Deniz Zagros
Adı Soyadı: Evîn İşbilir
Doğum Yeri: Colemêrg
Anne – Baba Adı: Güzel – Halit
Şehadet Tarihi ve Yeri: 1 Şubat 2025 / Garê

Eylül Deniz ZagrosEvîn İşbilir

Tarihin ve yoldaşlarının her zaman büyük bir gururla, saygıyla anacağı değerli yoldaşımız Doğa, Riha’nın Pirsûs ilçesinde dünyaya geldi. Önderliğimizin, kutsalın ve lanetin şehri olarak tanımladığı bu şehrin tüm kutsallığına bürünerek, tüm lanetlere karşı her zaman asi ve mücadeleci bir duruş sergiledi. Yurtsever ve emekçi bir ailede büyüyen yoldaşımız, ülkesine ve toprağına bağlılığı ilke edindi. Daha küçük yaşlarda iken sisteme dönük çelişkileri gelişti ve arayış içerisine girdi. Özünden hiçbir şey kaybetmeden 12 yıl sistem okullarında okuyan Doğa yoldaşımız, sisteme ve sistemin özel savaş oyunlarına kanmadı. Sistemde yaşanan kadın gerçekliğine şahit oldukça bu sisteme ait olmadığını derinden hissetti. Bunun için mutlaka bir çözüm bulması gerektiği bilincine vardı. Özellikle Önderliğimizin “anlamın ve hissin yaratığı insan en güçlü insandır’’ sözüyle erkenden tanışarak, bu sözden çok etkilendi. Bu söz, Doğa yoldaşımızda büyük bir iz bırakırken hisleri ve düşünceleri kendisini özgürlük arayışlarına yöneltti. Çocukluğundan itibaren kendisinde çok derin bir şekilde yarattığı vicdan duygusu, yeni bir kararlaşma aşamasına gelmesine neden oldu. Verdiği bu karar, onun sözü, pratiği ve amansız mücadelesini içeriyordu. 2014 yılında dünyaya nam salan tarihi Kobanê Direnişi sürecinde Riha’ya göç etmek zorunda kalan halkımızı gördüğünde derinden etkilendi. Adı ne olursa olsun, karşıdaki kim olursa olsun halkımızı bu duruma getiren düşmandan intikam alacağı sözünü verdi. Dünyanın korkulu rüyası haline gelen DAİŞ çetelerine karşı büyük bir irade ve cesaretle savaşma kararı alan yoldaşımız, bu temelde 2014 yılının sonbaharında özgürlük mücadelesine katıldı. 

Aldığı eğitimlerden sonra DAİŞ çetelerine karşı mücadelenin fedailik çizgisinde sürdüğü alanlara geçerek halkımızın intikamını almak istedi. Bu süreçte cesareti ve fedakarlığı ile öne çıkan Doğa yoldaşımız, yaşanan bir çatışmada ağır bir şekilde yaralandı. Tedavi gördüğü süreçte daha derinlikli yoğunlaşma imkanı bulan yoldaşımız, duygusal olan katılımını çözümleyerek kişiliğinde daha bilinçli ve ideolojik bir duruş geliştirdi. Öz yönetim sürecinde, Cizîr bodrumlarında bedenleri hunharca ateşe verilen cesur yüreklere, Taybet ananın cansız bedeninin günlerce sokağın ortasında kalmasına şahitlik ederken büyük intikam sözü verdi. Doğa yoldaşımız, bu dünyada nefes aldığı son ana kadar ezilenlerin özgürlük çığlığı ve katledilenlerin intikam yemini olmayı ilke edindi. Düşmana karşı öfkesini tüm benliğini özgürlüğe adayarak yaşatan yoldaşımız, özellikle özgürlüğün kolay olmadığını, bunun için kendini yeniden yaratırcasına büyük bir mücadele gerektirdiğinin bilincine ulaştı. Bu nedenle yıllarca süren tedavi sürecinde militanlık duruşundan taviz vermeyerek umudunu, kararlılığını ve bağlılığını güçlendirerek saflara geri döneceği anı bekledi. Bu inançla özlemini duyduğu özgürlük dağlarına bir sonbahar mevsiminde ulaşan yoldaşımız, sonbaharları her zaman değişim ve yeniliklerin mevsimi olarak ifade etti.

Doğayı, dağları ve yaşamı tutku düzeyinde seven Doğa yoldaşımız, Pirsûs gibi düzlük bir arazide büyümesine ve dağda yeni olmasına rağmen kısa bir zamanda dağlarla bütünleşti. Bunun için “Dağlar, kendisini sevenleri çabuk yüreğine alır ve onları doğa ana gibi sarar. Sevmeyenleri ise içinde barındırmaz ve sarmaz” belirlemesinde bulundu. Kadın ve dağ kavramlarının birleştiği yerde anlam bulmak, kendi anlamını yaratmak isteyen Doğa yoldaşımız, kadın özgürlük çizgisinde büyük bir iddia ile yol aldı. Doğa yoldaşımız, dağların dili ve yüreği ile anlama kavuştukça tanrıça kültürünün özüne dönerek, en zor koşularda kendini var etmeyi bildi. Bu nedenle dağların asiliğini ve güçlü karakterini aldı. Zorluklardan bir an olsun kaçmayarak her zaman en zor mücadele alanlarına gitmeyi önerdi. Çünkü daha yeni bir savaşçıyken zorlukların kişiyi yüceleştirdiğini öğrendi. Büyük amaçlara ulaşmanın büyük zorluklardan geçtiğini çok iyi bilen yoldaşımız, bu nedenle en zor zamanların yoldaşı oldu. Fedai eylem yapan yoldaşlarımızın kararlı duruşlarından etkilenen Doğa yoldaşımız, eylemleriyle halkımızın varlık mücadelesine ivme kazandıran bu fedailerin zafere yürüyüşlerine yoldaş olmak için müthiş bir emek verdi.

Doğa yoldaşımız, doğal, sade, fedakâr ve hesapsız katılımı ile tanıdığı, gördüğü her bir arkadaşta derin bir iz bıraktı. Fedailiğin diğer bir anlamı, her koşulda fedakârlık ise, Doğa yoldaşımız bunun adı oldu. Aktif katılımı ile kısa sürede birçok önemli çalışmada yer alan yoldaşımız, yürüttüğü çalışma ne olursa olsun fark etmeksizin büyük bir ciddiyetle yaklaştı. Zeki ve girişken özellikleri ile çalışmalara rengini kattı. Nerede ihtiyaç varsa orada bulunmayı, her çalışmada tamamlayıcı, aktif ve başarılı olmayı militanlık görevi bildi. Halkımızın içerisinde bulunduğu tarihi süreci derinden anlamak, gerekliliklerine göre her koşulda devrimciliği yaşamak istedi. Bulunduğu yerde ve çalışmada her zaman güven veren yoldaşımız, pratiği ile yoldaşlarının güvenini boşa çıkarmadı. Askeri anlamda derinleşmek için büyük bir çaba veren yoldaşımız, yeni dönem profesyonel gerilla savaş tarzına yoğunlaşarak teknik ve taktik anlamda kendini geliştirdi. Doğa yoldaşımız, bu yoğunlaşmasını ve bilincini, silah atışlarında söylediği, “odağa değmeyen her bir mermim, sanki yüreğime değiyor” sözü ile çok derin bir şekilde dile getirdi. Askeri yetkinliğin yanında ideolojik derinlik sağlayarak, bu derinliğin Önderliği anlama çabasından taviz vermeden mümkün olabileceği gerçeği ile çoğu zaman Önderliğe bağlılığını vurguladı. Her zaman Önderliği okuyan Doğa yoldaşımız, ona olan özlemi, yazdığı bir yazıda; “katılımım ve düşüncelerimle her anımı Önderlikle yaşamak istiyorum” diyerek yaşamsallaştırdı. Doğa arkadaşın gözlerinde taşıdığı ışık, insanın yüreğine işleyerek yaşama olan sevgisini hissettirdi. Çoğu zaman gözlerindeki bu güzellik ifade edildiğinde, “Önderliği görmeyen güzel gözlerin olur mu bir anlamı? Yarım kalmaz mı güzellikler? Göz dediğin Önderliği gördüğünde anlama kavuşur. İşte o zaman güzelliğinden geçilmez” diyerek Önderliği anlama derinliğini dile getirdi. Ve yine ‘‘Söz veriyorum Önderliğim, bu gözler sizi görene dek ay ışığındaki aydınlığınızla beslenecek’’ sözünü ilke edinerek yaşadı. Kendini beslediği bu kaynak, Doğa yoldaşımızın moralini, coşkusunu ve yaşam heyecanını zirveye taşıdı.

Doğa yoldaşımız birçok çalışma ve hazırlıklarda büyük emek sahibi olarak, emeğe verdiği saygıyı, emeğin özgürlük olduğunu yaşayarak kanıtladı. Bu özelliği, kendisine karşı büyük bir saygı ve sevgiyi daha derin kıldı. Durmadan, yorulmadan ve benliğinde hissettiği bu yaşamda hep bir adım önde olarak devrimci görevlerine sahip çıktı. Doğa yoldaşımız, şehadeti ile tüm yoldaşlarını derinden üzmüşse de, emekle yoğrulan yaşamı her bir yoldaşında koca bir intikam hırsı, mücadele azmi ve başarıya ulaşma kararlılığı yarattı. Doğa yoldaşımız şehitlere bağlılığını dile getirdiği bir şiirinde, “Birazcık sen olmak istedim” diyor. Şimdi de mücadele yoldaşları olarak bizler, “Birazcık sen olmak için, yarım kalan hayallerini ve mücadeleni başarıyla taçlandırmak için yaşayacağız” diyoruz. Önderliğine, halkına, yoldaşlarına ve toprağına bağlılığın, özgürlüğe adanmışlığın ifadesi olan, özgür kadın felsefesinde kendi anlamını yaratan Doğa yoldaşımız şahsında tüm devrim şehitlerimizi büyük bir saygı ve minnetle anıyor mutlak başarı sözümüzü yeniliyoruz.

Kurdistan yurtseverliğinin büyük bedeller verilerek yaratıldığı başat alanlardan biri olan Gever, onlarca yıldır bu duruşunu koruyarak halkımızın özgürlük mücadelesine öncülük etmektedir. Yurtsever Gever halkımız, düşmanın tüm saldırılarına karşı Apocu özgürlük ruhunu dorukta yaşayarak ve bu saldırıları bertaraf ederek özgür yaşamdaki ısrarını ortaya koydu. Düşmanın halkımıza karşı yürüttüğü soykırım saldırılarına karşı varlığını korumak için kendisini her alanda örgütleyen Gever halkımız, Önderliğimizin geliştirdiği demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmayı ilk pratikleştiren kesim oldu. Bu nedenle yediden yetmişe özgürlük bilincini edinen halkımız, yeri geldiğinde en değerli evlatlarını tereddütsüz bir şekilde özgürlük saflarına göndererek özgür yaşamın savunmasını yapmaya devam etmektedir. Özellikle Rêber Apo’nun özgürlük felsefesiyle tanışan Geverli kadınlar binlerce yıllık erkek egemenlikli zihniyete meydan okuyarak özgürlük saflarına akın etti. Özgürlüğün mücadele ile kazanılabileceğinin bilincinde olan Geverli kadınlar, bu temelde hem ideolojik hem de öz savunma boyutunda kendilerini geliştirerek tüm Kürt ve dünya kadınlarına örnek oldular.

Bu direniş geleneğinden gelen kadınlardan biri olan Eylül yoldaşımız, yurtseverliğin derin yaşandığı Gever’de Giravî aşiretine mensup bir ailede dünyaya geldi. Ailesinin ve yakın akrabalarının mücadelemizin ilk yıllarından itibaren büyük bir özveri ile direniş saflarında yer alması, Eylül yoldaşımızın da küçük yaştan itibaren Partimizi ve Özgürlük Gerillasını tanımasına yol açtı. Kurdistan’da yaşayan herkes gibi düşman gerçekliğini bizzat düşmanın soykırım saldırılarını yaşayarak tanıyan yoldaşımız, erkenden düşmana karşı büyük bir öfke ve intikam hırsı besledi. Halkımıza özgür yaşam hakkı tanımayan sömürgeci devletin Kurdistan’daki varlığını hiçbir şekilde meşru görmeyen Eylül yoldaşımız, bu düşman gerçekliği ile mutlaka mücadele edilmesi gerektiğine inandı. Özellikle yakın akrabalarından şehitlerin ve gerilla saflarına katılımların olması, Eylül yoldaşımızın bu inancını daha da güçlü bir şekilde yaşamsallaştırmasına neden oldu. Bu temelde ilk olarak 2009 yılında öz savunma çalışmalarında yer alan yoldaşımız, bu süreci daha çok Parti ve Önderlik gerçekliğimizi tanıma, bir kadın olarak gerçekliğini bilince çıkarma ve halkımızın büyük emeklerle açığa çıkardığı kazanımlarını korumak için bilinçlenme süreci olarak değerlendirdi. Yer aldığı çalışmalara aktif katılması nedeniyle bir süre düşmana esir düşen Eylül yoldaşımız, devrimci duruşunu koruyarak düşmana en anlamlı cevabı verdi. Özgürlükle tanışan bir Kürt kadınının düşman baskılarına asla boyun eğmeyeceğini çok açık bir şekilde ortaya koyan yoldaşımız, bu esaret sürecini de daha fazla mücadele gerekçesi haline getirdi. Devrimci Halk Savaşımızın büyük bir iddia ve kararlılıkla sürdüğü 2012 yılında mücadeleye aktif katılmaya karar veren Eylül yoldaşımız, okuduğu üniversiteyi terk ederek yüzünü Zagroslar’a döndü ve yıllarca hayalini kurduğu gerilla yaşamıyla buluştu.

Gerilla saflarına katılımla birlikte kendisini yeniden doğmuş gibi hisseden Eylül yoldaşımız, Kurdistan dağlarını ve doğasını anne kucağı belleyerek özgür kişilik özelliklerini edinmeye başladı. Rêber Apo felsefesini anladıkça, bunu temel yaşam ilkeleri haline getirmeye çalışan yoldaşımız, bu anlamdaki çabaları ile tüm yoldaşlarının örnek aldığı bir militan oldu. Böylece kapitalist sistemin kişiliğinde oluşturduğu etkilerle daha sonuç alıcı mücadele etmeye başlayan yoldaşımız, bu özellikleri aştıkça daha da özgürleştiğini hissetti. Gerilla saflarına katıldığı dönemin mücadelemizin en yoğun yaşandığı bir sürece denk gelmesinden dolayı askeri anlamda mutlaka yetkinleşmesi gerektiğinin bilincinde olan yoldaşımız, askeri eğitimlere büyük bir istek ve coşkuyla katılım sağladı. Gerilla savaş sanatını öğrenmedeki ısrarı sayesinde kısa sürede önemli tecrübeler kazanarak eğitimini başarılı bir şekilde tamamladı.

2013 yılında Gever’de abisi Veysel İşbilir ve amcasının oğlu Reşit İşbilir’in düşman tarafından şehit edilmesinden derinden etkilenen Eylül yoldaşımız, düşmana olan öfkesini daha da biledi. Bu yoldaşlarımız şahsında tüm özgürlük şehitlerinin intikamını almak için mücadelesini daha da büyütmesi gerektiğinin bilincinde olarak yoğunlaşmalarını derinleştirdi. Ailesinden yaşanan bu yeni şehadetlerin görev ve sorumluluklarını daha da büyüttüğünün farkındalığıyla daha fazla çaba içerine girdi. Bu temelde halkımızın varlığına kasteden DAİŞ çetelerine karşı savaşmak isteyen Eylül yoldaşımız, özellikle Êzidî kadınlara yönelik gerçekleştirilen insanlık dışı uygulamalara karşı tüm kadınların özgürlük militanı olarak görevini yerine getirmek istedi. Halkımıza yönelik saldırıların yoğunluk kazandığı birçok alanda DAİŞ çetelerine karşı savaşan yoldaşımız, bu insanlık savaşında birkaç kez yaralandı. Buna rağmen mücadele azminden taviz vermeyen yoldaşımız, çetelerin saldırılarının kırılmasının yanı sıra büyük oranda yenilgiye uğratılmasında emsalsiz bir emeğin sahibi olarak direniş tarihindeki yerini aldı.

Bu görevini başarılı bir şekilde yerine getirdikten sonra bir kez daha yıllarca özlemini duyduğu özgürlük dağlarına ulaşan Eylül yoldaşımız, ilk olarak yeni dönem gerilla taktiklerinde yetkinleşmek için emek verdi. Düşmana karşı başarılı sonuçlar alınmasının ancak yeni dönem gerillacılığı ile mümkün olabileceğinin bilincinde olan yoldaşımız, bu anlamda verdiği emekle iddia ve zafere olan inancının gereğini eksiksiz yerine getirdi. Garê bölgesinde görevlendirilmesine rağmen ısrarla işgalcilere karşı savaşın yoğun bir şekilde yaşandığı alanlara gitmek istedi. Direniş mevzilerindeki yoldaşlarını her an hissetmeyi PKK militanlığının gereği olduğunun derin bilincinde olan Eylül yoldaşımız, aynı zamanda bu yoldaşlarına karşı görev ve sorumluluklarını da yerine getirmeyi borç bildi. Bunun için mücadelesini büyütmesi gerektiğinin farkında olarak yer aldığı her çalışmada büyük bir emeğin sahibi oldu. Yaşamdaki duruşu ve aktif katılımı ile tüm yoldaşlarının saygısını kazanan yoldaşımız, kadın özgürlük ölçülerindeki net tavrıyla da örnek bir PKK-PAJK militanı olmayı bildi. Özellikle kadın gerillacılığının öncülük misyonuna denk bir katılımı kişiliğinde temsil etmenin çabasında olan Eylül yoldaşımız, bu anlamıyla da kadın-erkek tüm yoldaşlarının örnek aldığı bir militan oldu.

1 Şubat 2025 günü Garê bölgesinde gerçekleşen düşman saldırısında şehadete ulaşarak büyük bir iddia, özveri ve tutkuyla katıldığı özgürlük yürüyüşünü tamamlayan Eylül yoldaşımız, bizlere bıraktığı değerli anısı ile her zaman mücadelemizde, halkımızın ve yoldaşlarının yüreğinde yaşamaya devam edecektir. Yoldaşları olarak Eylül yoldaşımız şahsında tüm şehitlerimize verdiğimiz Özgür Önderlik Özgür Kurdistan yürüyüşümüzü zaferle taçlandırma sözümüzü bir kez daha yineliyoruz.

6 Nisan 2025

HPG Basın İrtibat Merkezi